Ankara’daki Geri Gönderme Tehdidi Altındaki Türkmenlerle Röportaj Serisi Bölüm 2: Terör Damgası Altında Suçsuzluğunu Kanıtlama Savaşı

Yazar: KAPDEM
7 dakika

KAPDEM olarak 2022 yılında kamuoyunun dikkatini çekmek adına Ankara’da yaşayan Türkmen ailelerin sıkıntılarını paylaştığı röportaj serileri gerçekleştirmiştik. Aradan geçen iki yılın ardından bu sıkıntıların artarak devam ettiğine şahit olduğumuz bu dönemde, özellikle Geri Gönderilme korkusu yaşayan, kendisi ve ailesi bu durumdan etkilenmiş altısı erkek ikisi kadın toplamda sekiz kişiyle görüşülmüştür. Bu kişiler, kendileri veya aileleri Geri Gönderme Merkezleri’ne alınmış, Türkiye’de yaşam mücadelesi veren kişilerde oluşmaktadır. 2024 Ekim ayı itibariyle röportajı gerçekleştirdiğimiz Türkmenlerin neredeyse tamamı “Uluslararası Koruma Başvuru Sahibi Kimlik Belgesi”ne sahip kişilerken yaşadıkları sorunlar sonrası bu statülerini kaybetmiş ve kaçak durumda kalmışlardır. 

Bu özel röportaj serisinin ikinci bölümünde KAPDEM olarak bir Türkmen ailesinin evinde kaçak durumda olan ve terörle suçlanan binlerce sünni Türkmenden biriyle röportaj yapma fırsatı bulduk. Bu kişi 40’lı yaşlarının başında, 2015 yılında DAEŞ’in Telafer/Musul’a girmesinden sonra ailesiyle birlikte Türkiye’ye sığınmış. Kendisi 2015 sonundan bu yana Ankara’da ikamet etmektedir. Türkiye’ye geldiğinden bu yana çeşitli işlerde kaçak olarak 2019 yılında ise Geri Gönderme Merkezi’ne alınmadan önce ekmek dükkanında çalışıyormuş. Eşi ve bir çocuğu ile birlikte Türkiye’ye sığınan bu ailenin Türkiye’de de bir çocukları olmuştur. İlerleyen süreçte babanın Geri Gönderme Merkezi’ne alınması sonrası yaşanan sorunlar sonrasında aile dağılmış, anne ve çocuklar birlikte yaşarken röportajı gerçekleştirdiğimiz Türkmen tek yaşamaktadır. Eşiyle boşandıklarından dolayı eşi ve çocukları “Uluslararası Koruma Başvuru Sahibi” kimliklerine tekrar kavuşmuşlar ancak röportajı gerçekleştirdiğimiz kişi kaçak durumdadır.

Röportajın Özeti

Türkiye bizim anavatanımızdır, bizim de vatanımızdır, dilimiz birdir dedik memleket olarak gördük”

“Saddam gittikten sonra Amerikalılar geldi; bizi okullarda toplar, bazı kişileri döver, bazılarını cezaevine alırlardı”

“DAEŞ’in zulmü altında insanlar kafalarını kaybederken, ailemi ve kendimi kurtarmak için Türkiye’ye sığındım”

DAEŞ’in ilk aylarında oradaydım. İnsanların kafalarını kestiler, arabaların arkasında salladılar. DAEŞ’in zulmünü görünce keşke Şia kalsaydı dedik.”

TEM bana Türkmen DAEŞ’liler ile ilgili bizimle çalış, biz seni hemen bırakırız; sana kimse bir şey diyemez dediler. Ben sizin yüzünden benim gibi başka suçsuz milleti buraya mı getireyim, bu nasıl olur dedim. Kabul etmedim.

Bizi öldürmek için geri göndermek istiyorlar.”

Türkiye isterse suçluların hepsini alsın, cezaevine atsın, Irak’a yollasın; biz buna karşı değiliz ama suçsuz sebepsiz yere neden bunları yaşıyoruz?”

Röportajın Tam Metni

Ankara’daki Geri Gönderme Tehdidi Altındaki Türkmenlerle Röportaj Serisi Bölüm 2: Terör Damgası Altında Suçsuzluğunu Kanıtlama Savaşı

Öncelikle KAPDEM olarak yaptığımız bu röportaj teklifini kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?

  • Ben Irak’ta Telafer bölgesinde yaşıyordum. Orada evliydim, bir kız çocuğum vardı. 2015’te Türkiye’ye geldikten sonra de bir çocuğum daha oldu. Burada son beş yıldır kaçak durumdayım. 

2015 öncesinde günlük yaşamınız nasıldı, neler yapıyordunuz?

  • Irak’ta benzin ve mazot sattığım bir dükkanım vardı, geçimimi bu şekilde sağlıyordum. Irak’ta birkaç dönem var, Saddam dönemi çok daha iyiydi. Bir sıkıntımız yoktu o zaman. 

Peki, 2015’te neden Türkiye’ye gelme kararı aldınız?

  • Saddam gittikten sonra Amerikalılar geldi ilk önce. O zaman ilk zor zamanlar yaşamaya başladık. Bizi düzenli olarak okullarda toplarlar, orada bize sorular sorarlardı. Bazı kişileri döver, bazı kişileri cezaevine alırlardı. Benim kardeşim Irak askeriydi, o dönemde bu yüzden bizim evimizi de bastılar. Evimizin kapısını kırıp dövdüler bizi. Evimizi ararlarken annemin hazırladığı hamur vardı, ona bastılar. Evimizin altını üstüne getirdiler. O dönemde kardeşim şehit oldu, diğer kardeşim de o zulüm altında akciğer kanseri olup öldü. Bu zulüm 2-3 yıl boyunca sadece sünni Türkmenlere yapıldı. 3 yıl sonra Amerikalılar çıkarken Şia’nın eline bıraktı bizi. Giderlerken Şii-Sünni düşmanlığını da bizim aramıza soktular. Şii Türkmenler de biz sünni olduğumuz için onlar da bize zulmettiler, cezaevlerine attılar, mallarımıza el koydular. 
  • Sonrasında DAEŞ girdi bizim yaşadığımız yere. DAEŞ geldikten sonra Şia’lar kaçtı, sadece sünniler kaldı. DAEŞ’in ilk aylarında oradaydım. İnsanların kafalarını kestiler, arabaların arkasında salladılar. DAEŞ’in zulmünü görünce keşke Şia kalsaydı dedik. Bu zulümlere dayanamayıp Türkiye’ye kaçmaya karar verdik, ailemle birlikte. Benim Irak’ta iki eşim vardı, Şii’ydi. Şii-Sünni kavgası başlayınca o Şii olduğu için benimle ayrıldı. Ben diğer eşimle birlikte Türkiye’ye sığındım.

Türkiye’ye nasıl geldiniz?

  • 2015 yılında DAEŞ zulmünden kaçıp, ilk önce Suriye’ye Tel Abyad’a kaçtık. Sonra sınırdan Türkiye’ye girdik. Türkiye bizim anavatanımızdır, bizim de vatanımızdır, dilimiz birdir dedik memleket olarak gördük. Türkiye’ye girerken kapıda bizi asker karşıladı. Girdikten sonra benim akrabalarım Ankara’daydı. Ankara’ya gidip 1 ay kaldım yanlarında. Sonrasında Gaziantep’teki kampta 7 ay kadar kaldım. Kamp kapanınca Ankara’ya geri dönüp burada çalışmaya başladım. 

Geliş sürecinde Türkiye’de size destek sağlayan bir STK veya kamu kurumu oldu mu?

  • Hayır. Amcamın oğlu buradaydı, o bana nasıl gelebileceğim konusunda yardım etti. Onun dışında hiçbir dernek veya kurum bana yardım etmedi bu süreçte. 

Şu anda hangi statüde bulunuyorsunuz?

  • Uluslararası Koruma statüsünde bulunuyorduk ama şu an kaçak durumdayım. Verilen kimliğim 2019 yılında Geri Gönderme Merkezi’ne girdiğimde kapandı. 

Geri Gönderme Merkezi’ne girmeden önce ve girdiğiniz dönemi anlatabilir misiniz?

  • 2019’da Geri Gönderme Merkezi’ne girene kadar 4 yıl boyunca Türkiye’de kimliğim de geldikten sonra çok rahat yaşıyordum, ekmek dükkanım vardı orada çalışıyordum. 
  • Bir gün sabah 5-6 gibi evimin kapısı çalındı. Kimsiniz dedim, polis kimliğini gösterdi ve bizimle geliyorsun dediler. Neden diye sorduğumda birkaç soru soracağız sadece dediler, tamam dedim. Beni Terörle Mücadele şubeye götürdüler. Orada ilk önce sakallı fotoğraflı bir adamı gösterdiler, bu sensin dediler. Hayır değilim dedim. Zaten ben böyle sakalsızdım o zaman da bugünkü gibi. Sonra burada neler yaptığımı sordular, ekmekçim olduğunu anlattım. Kaç kardeşsin dediler onu söyledim. Sonra bana Irak İstihbaratı ile çalıştın mı diye sordular, hayır çalışmadım dedim. IŞİD misin bize öyle bilgi geldi dediler. Hayır değilim dedim.
  • Sonra bana sigara ve çay teklif ettiler. Ben de çay içerim dedim. Sonra bana bir teklif yaptılar: Burada Türkmen DAEŞ’liler ile ilgili bizimle çalış, biz seni hemen bırakırız dediler. Sonrasında da sana kimse bir şey diyemez dediler. Ben sizin yüzünden benim gibi başka suçsuz milleti buraya mı getireyim, bu nasıl olur dedim. Kabul etmedim.
  • Ben kabul etmeyince üç gün boyunca beni TEM şubede tuttular, sonra dediler sizin bir suçunuz yok ama Geri Gönderme Merkezi’ne yollayacağız. Onlar bırakırsa gidersiniz dediler. 
  • 11 kişi olarak bizi Geri Gönderme Merkezi’ne götürdüler. Oraya gidince bizi uzun bir süre beklettiler. Sonra oradaki görevli bize Türkiye’ye nasıl girdiğimizi sordu. Biz de kaçak girdik, üzerimize bombalar yağıyordu Türkiye’ye kaçtık dedik. Sonra siz kaçaksınız dediler, buraya imza atacaksınız dediler. Sinirlendim, imzayı attım. Sonra oradaki 11 kişiyi Türkiye’deki diğer Geri Gönderme Merkezleri’ne gönderdiler. Ben oradaki 4 kişiyle birlikte Muğla’ya gönderildim. O zaman elimde Uluslararası Koruma Başvuru Sahibi kimliğim de vardı.  
  • Muğla’daki Geri Gönderme Merkezi’nde üç buçuk ay kaldım. Sonrasında sende bir şey yok diyerek beni bıraktılar. TEM şube suçun yok diyerek bırakmasına rağmen 3 ay 15 gün orada kaldığımdan dolayı çok üzüldüm ve sinirlendim. 

Sonrasında neler yaşadınız?

  • Geri Gönderme Merkezi’nden sonra kimliğim kapatıldı. Eve geri döndükten sonra bu süreçte çok zorluk yaşadığımızdan, eşimle tartıştık ve sonrasında boşandık. Onun da kimliği kapatılmıştı, benim başıma gelenler yüzünden. Onlar daha fazla zor duruma düşmesin, olacak olan bana olsun diye eşimi boşadım. 
  • Ben Geri Gönderme Merkezi’ndeyken benim durumumu duyup yardıma gelen bir yüzbaşı vardı, aileme o baktı. Allah razı olsun ondan, hala yardım eder eski eşime ve çocuklarıma. Benim kimliğim geri açılmadı ama eşime geri verdiler onlarla artık aynı adreste olmadığım için. Adresimi oraya aldırsam zaten direkt tekrar onlarınkini de kapatırlar.

Size şimdiye kadar Türkiye’de herhangi bir STK veya devlet yardımda bulundu mu?

  • Hayır sadece Türkmenevi diye bir yer yardım etti. Onlardan başka arkamızda duran olmadı. 3-4 yıl oldu kestiler, sebebini bilmiyorum. 

Türkiye’deki hayatınızdan genel olarak memnun musunuz? Ne olursa Irak’a dönersiniz?

  • Evet memnunum, kimliğimiz geri verilse hiçbir sıkıntımız da kalmayacak. Türkiye’de rahatça yaşamak, çalışmak istiyoruz. Geri Gönderme Merkezi’ne teröristsiniz siz diyerek alınmak istemiyoruz.
  • Irak düzelmez. Orada sünni Türkmenlerin yaşamasını artık istemezler. Oraya dönsek bize 15-20 yıl hapis cezası verirler hatta idam ederler. Orada can güvenliğimiz olmaz artık. Milli Şia var, Haşdi Şabi-İrani’ler var.

Can güvenliğiniz sağlanırsa döner misiniz?

Bültenimize Abone Olun

  • Belki ama genel olarak ölene kadar Türkiye’de yaşamak isterim. Dönmek istemem ne olursa olsun.

Türkiye yetkililerine buradan ne söylemek istersiniz?

  • Valla bizim kimliklerimiz çözülsün yeter. Suçsuz yere Türkmenleri şikâyet var diyerek, terör damgası vurarak alıp Geri Gönderme Merkezleri’nde aylarca belki 1 yıl tutuyorlar. Bunu yaparlarken ailem, çoluğum çocuğum ne yapar diye düşünmüyorlar.
  • Bizi öldürmek için geri göndermek istiyorlar. Sünni Türkmen olduğumuz için Irak Hükümeti bizim geri dönmemizi bizi öldürebilmek için istiyorlar. 
  • Türkiye isterse suçluların hepsini alsın, cezaevine atsın, Irak’a yollasın. Biz buna karşı değiliz ama suçsuz sebepsiz yere neden bunları yaşıyor?
  • Bizim kimliklerimiz açılsın, geri gönderilmek adı altında cezaevine alınma konumuz çözülsün devletten başka bir şey istemiyoruz.

Verdiğiniz açık ve samimi cevaplarınızdan dolayı çok teşekkür ederiz. 

Allah razı olsun, biz de size teşekkür ederiz.

Röportajda yer alan görüşler yalnızca röportaj yapılan kişiye aittir ve KAPDEM’in kurumsal duruşunu, editoryal yaklaşımını veya politik tutumunu yansıtmayabilir.

The views expressed in this interview are solely those of the interviewee and may not reflect the institutional stance, editorial approach, or policy orientation of KAPDEM.

İlgili İçerikler

KAPDEM Dijital

Kamu Politikası, Devlet Yönetimi ve Toplumsal Gelişim Merkezi (KAPDEM), Türkiye’de siyaset bilimi ve kamu yönetimi, kamu politikaları ile ekonomik, sosyal, kültürel ve toplumsal konulardaki temel kamusal, yönetimsel/idari/siyasi kararlara odaklı çalışmalar yapmak, projeler geliştirmek ve yenilikçi ve çözüm odaklı yaklaşımlara katkıda bulunmak üzere kurulmuştur. KAPDEM; tamamen bağımsız, tarafsız ve gönüllülük esasına dayalı olarak kurulmuş bir düşünce kuruluşudur. Herhangi bir siyasi parti, çıkar grubu, baskı grubu veya ulusal/uluslararası/ulus ötesi yapı ile organik bir bağı ya da ilişkisi yoktur. Bağımsız ve tarafsız kalmayı temel kuruluş ilkesi olarak benimsenmiştir.

Aboneliğiniz kaydedilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
Aboneliğiniz başarıyla gerçekleşti.

BÜLTENİMİZE ABONE OLUN

Yayınlarımız, etkinliklerimiz ve 

duyurularımızdan haberdar olmak için 

abone olun

© KAPDEM 2025 | Tüm hakları saklıdır. İçerikler izinsiz olarak ve kaynak gösterilmeden kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve başka mecralarda kullanılamaz.