Ankara’daki Türkmen Aileler İle Röportaj Serisi (Son Bölüm) (Seri 4: Dördüncü Aile): Türkiye’ye Sığınan Irak Türkmenlerinin Son Durumu

Yazar: KAPDEM

Kamu Politikası, Devlet Yönetimi ve Toplumsal Gelişim Merkezi (KAPDEM) kamuoyunun dikkatini Türkiye’ye sığınan Irak Türkmenlerine çekmek istemiştir. Bu nedenle Ankara’nın ilçelerinde yaşayan sekiz farklı Türkmen aileyle görüşülmüştür. Yapılan görüşmelerde yapılandırılmış ve yarı yapılandırılmış mülakat yöntemleri kullanılmıştır. Görüşmecilerin önemli bir kısmı erkektir. Türkmenler, genellikle daha geleneksel bir topluluk olduğu için, Türkmen kadınların yabancılarla aynı mekânda bulunması tercih edilmemektedir. Bu nedenle KAPDEM tarafından yapılan röportajlarda sadece birkaç kadın katılımcıyla görüşülebilmiştir. Türkmenler, Irak’taki olayların neticesinde Türkiye’ye sığındığı için hemen hemen tamamı “uluslararası geçici koruma” statüsüne tabi bulunmaktadırlar.

KAPDEM, Irak’tan gelerek Türkiye’ye sığınmış ve Ankara’da yaşayan Türkmen aileler ile yaptığı özel röportajları, bir röportaj serisi şeklinde yayınlamaktadır. Bu bağlamda, ilk Türkmen aile yapılan röportaj, “Ankara’daki Türkmen Aileler İle Röportaj Serisi (Seri 1: Birinci Aile): Irak Türkmenlerinin Sorunları ve Gelecek Planları” başlığı ile yayınlamıştır. Röportaj serisinin ikinci bölümü Ankara’daki Türkmen Aileler ile Röportaj Serisi (Seri 2: İkinci Aile): Irak Türkmenlerinin Türkiye’den Beklentileri” ismiyle KAPDEM okuyucularının takdirine sunulmuştur. Röportaj serisinin üçüncü bölümü ise “Ankara’daki Türkmen Aileler ile Röportaj Serisi (Seri 3: Üçüncü Aile): Irak Türkmenlerinin Statüsünden Kaynaklanan Problemler” başlığı ile KAPDEM’de yayınlanmıştır. 

Belirli izinler alındıktan sonra yayına hazırlanan röportaj serisinin bu dördüncü ve son bölümünde yine bir Türkmen aile ile evlerinde yapılan görüşmeye yer verilmektedir. 17/12/2022 tarihinde yapılan bu görüşme, Telafer/Musul’dan Türkiye’ye sığınmış bir Türkmen aile ile yapılmıştır. Aile, Ankara’da ikamet etmektedir ve Keçiören ilçesine bağlı Aktepe semtinde yaşamaktadır. Mülakat esnasında iki kişi sorulara cevap vermiştir. Katılımcıların birisi erkek, diğeri ise kadındır. Erkek katılımcı 42 yaşındadır. Telafer/Musul’da dünyaya gelmiştir. Ortaokul mezunudur. Daha doğru bir deyişle liseyi bitiremeden okulunu terk etmek durumunda kalmıştır. Türkiye’ye geldiğinden beri araba yıkayarak geçimini sağlayabilmektedir. Diğer katılımcı ise yine 32 yaşında bir kadındır. Söz konusu erkek katılımcının eşidir. Kadın katılımcı ev hanımıdır ve Telafer/Musul doğumludur. Kadın katılımcı lise mezunudur. Bizimle görüşmeyi kabul eden Türkmen katılımcılar Sünni Türkmen nüfusunun parçasıdırlar. Erkek katılımcı tüm sorulara cevap vermiştir. Kadın katılımcı ise bazı sorulara cevap vermeyi tercih etmiştir. Ailenin üçü erkek ikisi kız olmak üzere toplamda beş çocuğu bulunmaktadır. Üç çocuk eğitim hayatına devam edebilmektedir. Maalesef en büyük çocukların okuldan ayrılması gerekmiştir. Küçük çocukların tamamı ise ilkokul öğrencisidir. Kadın katılımcının Türkçesi oldukça iyidir. Erkek katılımcının Türkçesi ise, eşine kıyasla, daha zayıftır. Ailenin en küçük çocuğu Türkiye’de dünyaya gelmiştir. Diğer tüm çocuklar ise Irak doğumludur. Evde anne, baba ve beş çocuk bir arada yaşamaktadır. Katılımcılar arasında yer alan hanımefendi, çok şiddetli bir hastalığa tutulduğu için, gücü el verdiğince birkaç soruya cevap vermiştir. Ancak söz konusu ailede, diğer bazı Türkmen evlerinde gözlemlendiğimizin aksine, kadın ve erkek arasında kaç göç adeti bulunmamaktadır. Ailedeki bireyler fotoğraflarının çekilmesine müsaade etmemişlerdir. Tüm aile, uluslararası koruma statüsüne tabidir. 

Röportajın Özeti:

“Irak’taki hayatımız Saddam döneminde çok iyiydi. Vallahi Saddam ile bizim aramızda hiçbir sorun yok idi.”

“Saddam, Türkmenler arasında mezhep ayrılığı var diye de farklı davranmadı.”

“Saddam zamanında fakirlik vardı. Umumi bir fakirlik vardı. Sadece Türkmenler fakir değildi”

“Saddam rejiminde de Türkiye’ye yerleşmek isteyen Türkmenler oluyordu. Türkiye bizim anavatanımız.”

“ABD işgalinden sonra gelen Irak Cumhurbaşkanları zamanında Türkmenler hep öldürüldü. Çok ağır zulümler gördüler”

“IŞİD bize Irak’ta çok zarar verdi. Evlerimizi aldı. Mallarımızı aldı. Biz öyle çıktık zaten. Hiçbir şeyimiz kalmadı.”

Babamın eviydi. Ama biz oturuyorduk. Şu anda o evde hiç kimse oturmuyor. Çünkü uçak vurdu. Ev yerle bir oldu.”

“Bize bakan yok. Türkmenlere bir bakan yok. Hiçbir zaman bir devletten bir adam gelip sormadı. Türkmenlerin hali nedir? Nicedir?”

“Hep dağlarda kaldık. Ot yedik. Çoluk çocuk açlıktan, susuzluktan kırıldı.”

Suriyeliler gibi değiliz biz. Bedavaya muayene olmuyoruz. Türk vatandaşları gibiyiz.”

Şimdi çocuklar televizyon için ağlıyor. Televizyon yok. Televizyon izlemek istiyorlar. Ama yok. Alamıyorum.”

“Devletten çok bir yardım yok. Bize daha çok Allah razı olsun vatandaşlar ve komşular yardım ediyor”

Röportajın Tam Metni:

Ankara’daki Türkmen Aileler İle Röportaj Serisi (Son Bölüm) (Seri 4: Dördüncü Aile):
Türkiye’ye Sığınan Irak Türkmenlerinin Son Durumu

Öncelikle Kamu Politikası, Devlet Yönetimi ve Toplumsal Gelişim Merkezi (KAPDEM) ile görüşmeyi kabul ettiğiniz için size çok teşekkür ederiz. Biraz kendinizden bahseder misiniz? Irak’ta ne yapıyordunuz? Hangi bölge de yaşadınız? Türkiye’ye ne zaman geldiniz? 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Ben Türkiye’ye geldiğim zaman sene 2015 idi. Ben Irak’ta işçi olarak çalışıyordum. Buraya geldiğimden beri de işçi olarak çalışmaya devam etmekteyim.

Bültenimize Abone Olun

“Saddam Türkmenler arasında mezhep ayrımı yapmıyordu. Onun zamanında fakirlik vardı ama umumi bir fakirlik vardı.”

Irak’taki hayatınız Saddam Hüseyin döneminde nasıldı? Hatırlıyor musunuz? O dönemde Türkmenler ile rejim arasındaki ilişki nasıldı? 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Irak’taki hayatımız Saddam döneminde çok iyiydi. Vallahi Saddam ile bizim aramızda hiçbir sorun yok idi. Vatandaşı olarak yaşıyorduk. Ama Irak siyasetinde Saddam Türkmenleri ciddiye almıyordu. Kendi kafasına göre hareket ediyordu. Ama Saddam’ın kimseye bir zararı olmadı. 

Saddam rejimi, Türkmenler arasında mezhep ayrımı yapıyor muydu? Mezhebe göre farklı davranma oluyor muydu?

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Saddam, Türkmenler arasında mezhep ayrılığı var diye de farklı davranmadı. Sünni Türkmen’e nasıl davrandıysa Şii Türkmen’e de öyle davrandı. Sadece Saddam zamanında fakirlik vardı. Umumi bir fakirlik vardı. Sadece Türkmenler fakir değildi yani. Bağdat’takilerin hepsi zengin idi. Bağdat’ta yaşayan Türkmenler de zengindi. Bağdat’ta yaşayan Türkmenler arasında zenginler vardı. Orada yaşayan Türkmenlerin de mezhebine bakmadı Saddam.  

Türkmen-2 (32 yaşında, kadın): Kimse Türkmenlere bakmaz. Zaten Saddam da bakmazdı. Saddam zamanında fakirdik. Ama Bağdat’takiler yaşıyordu.

Irak’ta yaşayan Türkmenlerin Saddam iktidardayken Türkiye’ye yerleşmek gibi bir niyetleri hiç oldu mu? 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Saddam Dönemi’nde Türkiye’ye yerleşmek isteyen Türkmenler oluyordu. Türkiye bizim anavatanımız. O yüzden gelmek isteyenler olurdu. O zamanlarda Türkiye’ye gelen çok Türkmen oldu. Ama ben onları tanımıyorum. Saddam zamanında buraya gelen çok Türkmen var. Onların hepsi şu ana kadar (17/12/2022) Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı oldular.

Türkmen-2 (32 yaşında, kadın): Mesela halamın oğlu şimdiye kadar vatandaşlık aldı. O Saddam zamanında Türkiye’ye gelmişti. Halamın oğlu vatandaş olduktan sonra Türkiye’de devlet memuru oldu. Şu an hâlâ devlet memuru.

“ABD işgalinden sonraki Irak yönetimleri altında Türkmenler çok zulüm yaşadı”

Saddam Rejiminin yıkılmasından sonra sizin için neler değişti?

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Amerika Irak’a saldırdıktan sonra yönetime gelen Irak cumhurbaşkanlarının hiçbiri Türkmenlere bakmadı. Nerede Türkmenleri buldularsa orada Türkmenleri öldürdüler. Bu yüzden zaten biz kaçtık buraya geldik. IŞİD bize Irak’ta çok zarar verdi. Evlerimizi aldı. Mallarımızı aldı. Biz öyle çıktık zaten. Hiçbir şeyimiz kalmadı. Biz aslında biraz da DAEŞ’ten kaçıp Türkiye’ye geldik. Saddam gittikten sonra Irak’taki Türkmenler çok zulüm yaşadı. Şimdi Türkiye’de de aynı şekilde yaşıyoruz. Bize bakan yok. Türkmenlere bir bakan yok. Hiçbir zaman bir devletten bir adam gelip sormadı. Türkmenlerin hali nedir? Nicedir? Türkiye’ye daha önce gelip yerleşen ve hali vakti yerinde olan Türkmenler de bizimle ilgilenmiyor. Bize yardım eden bir Türkmen derneği filan yok.

Kuzey Irak Kürt yönetimi için Türkmenler ne düşünmektedir? 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Kürtlerden bize bir zarar gelmedi. Barzani veya Talabani ile alıp veremediğimiz bir şey olmadı. Ama Irak Hükümeti çok zayıftı.

Irak’tan Türkiye’ye gelip yerleşme kararınızın arkasında yatan sebepleri açıklar mısınız? 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Biz buraya savaştan kaçıp geldik. Biz Türkiye’ye fakirlikten geldik. Irak’ta savaş oldu. Hiçbir şey bulamadık. Ekmek bulamadık. Hiçbir şey bulamazdın. Bu yüzden çektik buraya geldik. Biz çok zor şeyler yaşadık. Hep dağlarda kaldık. Ot yedik. Çoluk çocuk açlıktan, susuzluktan kırıldı. Ben bunları hep kendi gözümle gördüm. Ben zaten vardım. Ben bunların hepsini gördüm. 

Türkiye, bu süreçte size destek verdi mi? 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Türkiye’de Türkmenlere bakmıyorlar. Durumumuz kötü. Şimdi ben burada (evinden bahsetmektedir) gaz yakamıyorum. Hiçbir yardımları olmuyor. Hiçbir yardımları dokunmuyor.  Benim çocuklarımın hepsi hasta. Hastaneye götüremiyorum. Burada durumumuz çok kötü. Burada Türkmen’e bakmak yok. Vallahi yok. Ben bunu açıkça söylüyorum. Bakmıyorlar. Ben daha şimdiye kadar destek görmedim. En büyük destek bizi buraya kabul etmeleri oldu. Türkiye’nin, Suriyelilere yaptığı gibi, nakdi ya da ayni bir desteği yok bize. 

Türkmen-1 (32 yaşında, kadın): Allah razı olsun bizi buraya aldılar. Bizi buraya yerleştirenlerden Allah razı olsun. 

“Evimiz, hiçbir şeyimiz kalmadı, çünkü uçak vurdu. Ev yerle bir oldu”

Irak’tan Türkiye’ye nasıl geldiniz? 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Biz Irak’tan direkt Türkiye’ye geçtik. Suriye’ye filan uğramadık. Irak’tan Suriye’ye, Suriye’den doğrudan Türkiye sınırına geldik. Habur’dan geçmedik. Biz Tel Abyad’dan geldik. Şanlıurfa’da yer alan Akçakale’den geçtik. Biz yasal yollarla geldik. Sınırda bizim kaydımızı da aldılar. Öncelikle bizi Urfa’ya gönderdiler. Urfa’da iki gece kaldık. Biz buraya 2015 senesinin Ocak ayında geldik. Urfa’da kimliği verdiler. Bizi bıraktılar. Neredeyse hiçbir eşyamızı almadık. Kıyafetlerimizi aldık. Üstümüzdekilerle evden çıktık. 

Irak’ta kendi eviniz var mıydı? Kimlerle yaşıyordunuz? Malınız mülkünüz kaldı mı?

Orada zaten neredeyse hiçbir malım mülküm kalmadı. Ev vardı. Babamın eviydi. Ama biz oturuyorduk. Şu anda o evde hiç kimse oturmuyor. Çünkü uçak vurdu. Ev yerle bir oldu. Başka bir evim yok zaten. Olan da yıkıldı. Altı kardeş hepimiz o evde oturuyorduk. Kardeşlerimin içinden ölen oldu. Onların arasından kaçan oldu. Aralarından sadece bir tanesi Irak’ta kaldı. Kardeşlerimin hiçbiriyle şu anda irtibatım kalmadı. Hiçbiriyle görüşemiyorum.

Türkmen-2 (32 yaşında, kadın): Vallahi taşıyabileceğimiz kıyafetleri bile almadık. Hiçbir şeyimizi almadık. Üstümüzdekilerle evden çıktık. Hiçbir şey yoktu. Böyle geldik (Katılımcı gündelik kıyafetlerini işaret etmiştir). O evin yeri de bize ait değildi. Hükümetin yeriydi. Gecekondu gibiydi. Benim ağabeyim ve ablam Ankara’dalar. Ablamın ailesi 2014 itibariyle Türkiye’ye geldi. Ağabeyimin ailesi ise uzun zamandır Türkiye’de yaşamaktadır.

Türkiye’ye ilk geldiğinizde hangi zorluklarla karşılaştınız? 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): İlk geldiğimiz zaman hiçbir kimseyi tanımıyorduk. Çok zulüm gördük. Onun kapısında kaldık. Bunun kapısında kaldık. Kıyafetsiz kaldık. Yataksız kaldık. Ondan sonra Allah razı olsun vatandaşlardan. Onlar verdi. 

“Bizim çocuklarımız burada Türk okullarına gidiyor. Aynı müfredat ile eğitim alıyor”

Dil bariyerinden kaynaklı olarak ne gibi sorunlar yaşadınız?

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Bizim konuştuğumuz Türkçe ile sizinki aynı. Konuşmada bir zorluk yaşamadık. Bizim şivemiz biraz farklıdır. Ama Urfalılarla iyi anlaşıyoruz. Bizim çocuklarımıza Arapça dersi verilmiyor. Suriyelilere veriyorlar. Bizim çocuklarımız normal Türk okuluna gidiyorlar. Türk vatandaşlarından farklı bir müfredatla eğitim almıyorlar. 

Türkmen-2 (32 yaşında, kadın): Biz özellikle çocukların eğitim hayatı ile ilgili zorlanıyoruz. Mesela biz Türkçe okumak-yazmak bilmiyoruz. Daha doğrusu az biliyoruz. Mesela çocukların ödevleri oluyor. Yardımcı olamıyoruz. Çocuklar ödevlerini ayrıca bize okutmak istiyor. Ama anlayamıyoruz. Biz Arapça okuyup yazıyoruz. Çocukların ödevlerini kontrol edemiyoruz.  

Çalışma izniniz var mı? Sigortanız yapıldı mı?

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Çalışma izni vermiyorlar. Çalışma iznim yok. Sigortalı çalışmıyorum. Bana söylenen sigortam olmadığı için çalışma izninin de verilmediği.

Burada hangi işlerde çalıştınız?

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Ben geldiğim andan itibaren şimdiye kadar araba yıkama işini yaptım. Benim işim bu. Başka işim yok.

“Türkiye’de oturum izni ile kalıyoruz. Vatandaşlık alamıyoruz.”

Türkiye’de şu an vatandaşlık mı edindiniz? İkamet izni ile mi kalıyorsunuz?

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Kira sözleşmesi imzalamışız. Kira sözleşmemiz var. Kaydım da var. İkamet iznim de var. Ama şimdiye kadar hiçbir devlet görevlisi gelip bana şu soruları sormadı: “Ne yapıyorsunuz? Ne içiyorsunuz? Durumunuz nasıl?”. Muhtarda kaydımız var. Zaten o sebeple çocuklar okula gidebiliyor ya da sağlık ocağına götürebiliyoruz. İkamet iznini de Emniyet Genel Müdürlüğü’nden aldık. Benim bu konularda çok bilgim yok. 

Türkmen-2 (32 yaşında, kadın): Oturum iznimiz var. Önceden altı ayda bir yenilemek zorundaydık. Şimdi senede bir yenilememiz gerekiyor. Artık oturum izni için Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne gidiyoruz. Ben şimdiye kadar hiç çalışamadım. Çocuklara bakıyorum. 

Türkiye dışında gitmek istediğiniz bir ülke var mı? 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Türkiye’den başka bir yere gitmek gibi bir niyetim yok. Hatta Ankara’dan başka bir yere gitmeyi de düşünmüyorum.

Irak’a dönmek gibi bir isteğiniz var mı? 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Vallahi şu anda yok. Daha belli değil.

Peki, şu an yetkililerden bir talebiniz var mıdır? 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Bize vatandaşlarla eşit haklar versinler. Başka isteğimiz yok. Bize baksınlar.

“Suriyeliler gibi bedava muayene olmuyoruz. Muayene param, ilaç param hepsi borç”

Türkiye’deki Irak Türkmenlerinin yaşadığı zorlukları bizimle paylaşır mısınız?

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Biz Türkiye’de hastaneye gittiğimiz zaman doğrudan muayene olamıyoruz. Randevu almamız gerekiyor. Randevu alıp muayene ücreti ödememiz gerekiyor. Bu noktada Türk vatandaşlarından farklı bir muameleye tabi değiliz. Aynı sizin gibiyiz. İlaç parası da ödüyoruz. Çocukların hepsinde cilt hastalığı oldu.

Türkmen-2 (32 yaşında, kadın): Suriyeliler gibi değiliz biz. Bedavaya muayene olmuyoruz. Türk vatandaşları gibiyiz. Çocuğa ilaç aldım. Hepsini borçlanarak almak zorunda kaldım. Şurada eczane var. Beni tanıyor. Muayene param, ilaç param hepsi borç yani. Eczacı Allah razı olsun ondan. Hepsini borç olarak veriyor bize. Bazı çocuklarım iki aydır okula gidemiyor. Cilt hastalığına yakalandılar. İki aydır okula gönderemiyorum. Kaşıntıları oldu. Bu yüzden okula başlamadılar. Sağlık ocağından başka hiçbir yere çıkarmıyorum bunları.  Başkalarına da bulaşır diye korkuyorum. Bunlar hastadır, okula gitmesinler” diye herhangi bir belge veya kâğıt da vermediler bize. Çocuklar okumak istiyorlar. Ama ne yapacağımızı bilmiyorum. Burada bazen bize Türk milletinin bir parçasıymışız gibi davranıyorlar. Sonuçta Türk’üz yani. Ama bazen yabancı gibi davranıyorlar. Benim komşularım Türkmen olduğumuzu biliyor. Ama bazen dışarıdan bize “Siz Arap’sınız. Suriyelisiniz. Dışarıdan geldiniz. Her şeyi mahvettiniz.” diyorlar.

“Türkmenler burada çok zor yaşıyor.  Devletten yeterli yardım yok. Bize desteği daha çok vatandaşlar ve komşular yapıyor”

Türk halkından ve devletten gerekli desteği gördüğünüzü düşünüyor musunuz? Topluma adaptasyon sağlama anlamında Türk halkı ile nasıl bir sosyal ilişki süreciniz oldu? 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Biz buraya geldikten sonra çocuklara hiç danışmanlık hizmeti verilmedi. Hiç öyle bir şeyden haberimiz olmadı. AFAD, Kızılay ya da herhangi bir devlet dairesinden bize gelen olmadı. Vallahi şimdi çocuklar televizyon için ağlıyor. Televizyon yok. Televizyon izlemek istiyorlar. Ama yok. Alamıyorum. Para yok. Kış geldi. Yakacak için para yok. Çocukların eğitim hayatı ile ilgili zorluk yaşıyoruz. Benim maddi durumum çok kötü. Vallahi iki ay buzdolabımız bile olmadı. Dolapsız kaldık. Allah razı olsun tanıdıklarımı buldu bize dolap. Ben gittim. Buzdolabını aldım getirdim. Vallahi gidin bakın buzdolabına. Bakın bakalım bir şey bulabilecek misiniz? Çocukların tamamı salonda yatıyor. Mutfak ve yatak odamızın haricinde evde oda yok. Elektrikli sobamız yok. Kış olduğu zaman araba yıkama işini yapamıyorum. Kimse arabasını yıkatmak istemiyor. Para yok. Türkmenler burada çok zor yaşıyorlar. Arapların hepsinin parası çok. Şimdi gidin Arapların evindeki eşyalara bakın. O eşyaları çoğunu Türk’ün evinde bulamazsınız. Memurlar bize iyi davranmıyor.

Türkmen-2 (32 yaşında, kadın): Allah razı olsun. Bize ne yaptıysa vatandaşlar ve komşular yaptı. Bizim evde koltuk yoktu şimdiye kadar. Apartmanda bir komşu bize koltuk verdi. Bir ay önce bu koltukları verdi. Doğalgaz yakamıyoruz. Çocuklar hasta oluyor. Vallahi kaç gündür hastayız. Çocukların en temel ihtiyacı kıyafet. Kıyafete ve ayakkabıya ihtiyaçları var. Bize yardım eden tek sivil toplum kuruluşu Deniz Feneri oldu. Altı ayda bir erzak kolisi gönderiyorlar. Pazarda alışveriş yaparken Turgut Altınok’u görmüştüm. Ondan yardım istedim. İki gün sonra eve gıda kolisi göndermişti. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı da her Ramazan’da bize yardım etti. 

Bu sohbet ve dertleşme için çok teşekkür ederiz. KAPDEM olarak sizlere ve çocuklarınıza sağlık, huzur diliyoruz. Daha iyi koşullarda yaşayabileceğiniz günlerin en yakın zamanda gelmesini temenni ediyoruz. 

Türkmen-1 (42 yaşında, erkek): Siz sağ olun. Minnet duyduk. Sesimiz oldunuz. Elimiz oldunuz.  Bize güç verdiniz. 

Türkmen-2 (32 yaşında, kadın): Allah razı olsun sizden. Evimizi ısıttınız. Dua ediyoruz. 

Son Not: Kamu Politikası, Devlet Yönetimi ve Toplumsal Gelişim Merkezi (KAPDEM) olarak Türkiye’ye sığınan Türkmenlerin sorunları, statülerinden kaynaklanan problemleri, geldikleri yerlerde ve Türkiye’de yaşadıkları, beklentileri ve son durumlarına dair Ankara’da yaşayan sekiz Türkmen aile ile yaptığımız röportaj serisini yayınlanan bu son bölümle burada tamamlıyoruz. Ailelerin çoğunun özel durumları nedeniyle kimliklerini, fotoğraflarını ve özel bilgilerini yayın ilkelerimiz ve toplumsal amaçlarımız gereği yayınlamadık. Ancak, onların izin verdiği oradan bilgilerini paylaştık ve onların anlattıklarını en yalın haliyle aktarmaya çalıştık. Amacımız onların sesi olabilmek, onların sorunlarını, beklentilerini, durumlarını kamuoyuna ve ilgili kamu görevlilerine duyurabilmek ve mümkün olursa ateşe bir damla su dökebilmekti. Röportajlarımıza katılan tüm ailelere içtenlikle teşekkür ediyoruz. Aileler ile irtibat kurmada ve röportajlar sırasında bize yardımcı olan isimlerini burada veremeyeceğimiz kişilere ve kamu görevlilerine de çok teşekkür ediyoruz. Türkiye’de farklı statü ve durumlardaki Türkmenlerin sorunlarını yeni makaleler/yazılar ve başka özel röportaj serileri ile gündeme getirmeye devam edeceğiz. 

Bu yazıda ifade edilen görüşler yalnızca yazarına aittir; KAPDEM’in kurumsal duruşunu, politikalarını veya yaklaşımını yansıtmaz. KAPDEM, yayınladığı içerikler aracılığıyla farklı perspektiflerin ifade edilmesini teşvik eder, ancak bu içeriklerin tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.

The views expressed in this article belong solely to the author and do not represent the institutional position, policies, or perspective of KAPDEM. While KAPDEM encourages the expression of diverse viewpoints through its publications, all responsibility for the content rests with the author.

İlgili İçerikler

KAPDEM Dijital

Kamu Politikası, Devlet Yönetimi ve Toplumsal Gelişim Merkezi (KAPDEM), Türkiye’de siyaset bilimi ve kamu yönetimi, kamu politikaları ile ekonomik, sosyal, kültürel ve toplumsal konulardaki temel kamusal, yönetimsel/idari/siyasi kararlara odaklı çalışmalar yapmak, projeler geliştirmek ve yenilikçi ve çözüm odaklı yaklaşımlara katkıda bulunmak üzere kurulmuştur. KAPDEM; tamamen bağımsız, tarafsız ve gönüllülük esasına dayalı olarak kurulmuş bir düşünce kuruluşudur. Herhangi bir siyasi parti, çıkar grubu, baskı grubu veya ulusal/uluslararası/ulus ötesi yapı ile organik bir bağı ya da ilişkisi yoktur. Bağımsız ve tarafsız kalmayı temel kuruluş ilkesi olarak benimsenmiştir.

Aboneliğiniz kaydedilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
Aboneliğiniz başarıyla gerçekleşti.

BÜLTENİMİZE ABONE OLUN

Yayınlarımız, etkinliklerimiz ve 

duyurularımızdan haberdar olmak için 

abone olun

© KAPDEM 2025 | Tüm hakları saklıdır. İçerikler izinsiz olarak ve kaynak gösterilmeden kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve başka mecralarda kullanılamaz.