Geri Gönderme Tehdidi Altındaki Türkmenlerle Röportaj Serisi Bölüm 1: Türkiye’deki Türkmenlerin Kimlik ve Hayatta Kalma Mücadelesi

Yazar: KAPDEM

Türkiye’deki Türkmenlerin Kimlik ve Hayatta Kalma Mücadelesi

 

Kamu Politikası, Devlet Yönetimi ve Toplumsal Gelişim Merkezi (KAPDEM) olarak önceki yıllarda Türkiye’ye göç etmiş ve/veya sığınmış olan, Ankara’da yaşayan Türkmen aileler ile kimlikleri saklı kalmak kaydıyla röportajlar gerçekleştirmiştik. Onların yaşadıkları sorunları, sıkıntıları ve beklentilerini dört röportajdan oluşan bir röportaj serisi olarak yayınlamıştık. Türkiye’ye çeşitli statüler altında göç eden Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı ya da başka yerlerden gelen mülteciler, göçmenler, sığınmacılar vb. gruplar üzerine yayınladığımız makaleler, araştırma raporları ve özel dosyalar gibi Türkmen aileler ile gerçekleştirilen röportajlar da büyük bir ilgi gördü. Farklı koşullar altında yaşayan başka ailelerin durumlarını da gündeme getiren yayınlar yapmamız konusunda hem okuyucularımızdan hem çeşitli sivil toplum kuruluşlarından hem de Türkmen kuruluşlarından yoğun talepler aldık.

Yaptığımız araştırmalar neticesinde yine Ankara’da yaşayan, ancak daha farklı koşullar altında bulunan çeşitli Türkmen aileler ile kimlikleri gizli kalmak kaydıyla yeni röportajlar gerçekleştirdik. Bu Türkmen aileleri ‘Geri Gönderilme Korkusu Altındaki Türkmen Aileler’ olarak nitelendirebiliriz. Bir şekilde Geri Gönderme Merkezleri’ne çağrılmış ve takip altında bulunan bu Türkmen ailelerden çeşitli kişilerle yaptığımız röportajları yeni bir röportaj serisi altında yayınlıyoruz.

Bu röportaj serisinde ‘geri gönderilme korkusu’ yaşayan, kimlik bilgilerinin paylaşılmasını istemeyen ve bizim de açık kimliklerini paylaşmadığımız farklı ailelerden altısı erkek, ikisi kadın olmak üzere toplam sekiz kişi ile yapılan özel görüşmelere yer verilmektedir. Bu kişiler, kendileri veya aileleri Geri Gönderme Merkezleri’ne alınmış, Türkiye’de yaşam mücadelesi veren kişilerde oluşmaktadır. 2024 Ekim ayı itibariyle röportajı gerçekleştirdiğimiz Türkmenlerin neredeyse tamamı ‘Uluslararası Koruma Başvuru Sahibi Kimlik Belgesi’ne sahip kişilerken yaşadıkları sorunlar sonrası bu statülerini kaybetmiş ve kaçak durumda kalmışlardır.

Özel izinlerle hazırladığımız bu röportaj serisinin ilk bölümünde KAPDEM olarak bir Sünni Türkmen ailenin evine misafir olduk. Aile, 2015 yılında Telafer/Musul’dan kaçarak Türkiye’ye sığınmışlardır. Röportajı gerçekleştirdiğimiz kişi 2015 yılından bu yana Ankara’da ikamet etmektedir. Kendisi Türkiye’ye geldiğinden bu yana inşaat, hurda toplama gibi çeşitli işlerde yıllarca sigortasız olarak çalışmış ancak Geri Gönderme Merkezi’ne alınmasının ardından evin geçimini eşi üstlenmiştir. Ailenin 3 kız, 1 erkek olmak üzere dört çocuğu bulunmakta, kimlik sorunlarından dolayı çocukları eğitimlerine devam edememektelerdir. Ailedeki tüm fertlerin Türkçeleri anlaşılır, özellikle çocukların Türkçeleri çok iyidir. Aile bireylerinden anne ve baba fotoğraflarının çekilmesine müsaade etmişlerdir. Tüm aile “Uluslararası Koruma” statülerini kaybetmiş ve kaçak durumdalardır.

Röportajın Özeti:

“Sınırda kapıdaki asker bizi içeri aldı ve ‘Burası sizin anavatanınız’ dedi; o kâğıt hâlâ bende duruyor”

“2015’te Türkiye’ye girdikten üç yıl sonra, 2018’de kimlik aldım; o üç yıl boyunca kimliksizdim, sağlık hizmetlerinden yararlanamıyorduk”

“Çalışma izni alamadım; Türkmenlere çalışma izni tanınmıyor, o zamandan beri hep kaçak çalışmak zorunda kaldım”

“TEM şubede bana, ‘Sizin burada yaşama hakkınız yok, hepiniz teröristsiniz’ dediler; suçsuz yere Geri Gönderme Merkezi’nde 6 ay kaldım”

“Kızım okulda, ‘sen yabancısın’ diyerek başka bir öğrenci tarafından şiddet gördü, burnu kırıldı; kimliksiz olduğumuz için tedavi ettiremedim”

“Irak’a dönersem 15 yıldan idama kadar ceza alırım, sadece ben değil, çocuklarım da tehdit altında”

“Bir Suriyeli bana ‘Iraklısın, burada ne işin var?’ dedi; Türkiye’de, anavatanımda bir yabancı gibi hissettirildim”

“Geri Gönderme Merkezi’ndeki Türkmenleri IŞİD’den yargılıyorlar; kanıtları olsa bizi cezaevine atarlardı, ama kanıt yok”

“Irak’a gönderilirsem orada kız çocuklarımı zorla küçük yaşta evlendirecekler; ölümden kaçarken bu korkuyla yaşıyoruz”

“Türkiye’de önceleri çok iyi karşılanıyorduk. Artan yabancı karşıtlığı ile son 2-3 yıldır ayrımcılık, ırkçılık yaşıyoruz”

“Kaçak olarak yaşamak durumundayım. Bir yere çıkamıyorum. O yüzden eşim çalışıyor, tüm aileyi geçindirmeye çalışıyor”

“Türkiye’yi vatan olarak görüyoruz; kimliklerimizin açılmasını ve haklarımızın korunmasını talep ediyoruz”

Röportajın Tam Metni:

Geri Gönderme Tehdidi Altındaki Türkmenlerle Röportaj Serisi Bölüm 1:

Türkiye’deki Türkmenlerin Kimlik ve Hayatta Kalma Mücadelesi

Öncelikle Kamu Politikası, Devlet Yönetimi ve Toplumsal Gelişim Merkezi (KAPDEM) olarak yaptığımız röportaj teklifini kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?

Ben bir Irak Türkmeniyim. Evliyim. Türkiye’ye geldiğimde dört çocuğum vardı, burada büyüdüler.

“Türkiye olmasaydı herkes Suriye sınırında, Irak’ta ölürdü”

Bültenimize Abone Olun

Türkiye’ye ne zaman geldiniz?

2015 yılının Ocak ayında Türkiye’ye geldim. Türkiye’nin sınır kapısından girdim. Türkiye olmasaydı herkes Suriye sınırında, Irak’ta ölürdü. Allah Türk milletinden razı olsun. Beni ve ailemi aldılar, ölümden kurtardılar.

Irak’ta nerede yaşıyordunuz?

Ben Irak’ta Telafer bölgesinde yaşıyordum.

Orada neler oldu? Ne gibi zorluklar yaşadınız?

Bölgenin nüfusu çoğunlukla İranlı ve Kürtlerden oluşuyordu. Zaman zaman baskı ve işkenceye maruz kalıyorduk. 2009 yılında, hiçbir suçum olmamasına rağmen evimden alınıp işkence gördüm. Vücudumda hala izleri mevcut. Özellikle Kürtlerin bölgedeki etkinliği 2009’dan beri çok yüksek. Onların baskısı ve zulmüne maruz kaldık.

2015 öncesinde günlük yaşamınız nasıldı, neler yapıyordunuz?

Irak’ta benzin ve mazot sattığım bir dükkanım vardı, geçimimi bu şekilde sağlıyordum.

“Bölgedeki savaş sebebiyle hayatımız tehlikeye girdi. Türkiye sınırına gelince asker bizi içeri aldı ve ‘burası sizin anavatanınız’ dedi”

Peki, 2015’te neden Türkiye’ye gelme kararı aldınız?

Bölgedeki savaş sebebiyle hayatımız tehlikeye girdi. Bulunduğumuz yere sürekli bombalar atılıyordu. DAEŞ terör örgütü bölgeyi ele geçirdiğinde, İran ve Irak hükümeti bölgeyi bombalamaya başladı. Telafer’den ayrılmak zorunda kaldık, ailemi alıp önce Suriye’ye, sonra Türkiye’ye geçtim.

Türkiye’ye nasıl geldiniz?

Kaçak yolla önce Suriye’ye geçtik, oradan Türkiye’nin kapısına geldik. Kapıyı çaldığımda asker bizi içeri aldı ve ‘burası sizin anavatanınız’ dedi. ‘İhtiyaçlarını Türk Devletinden isteyebilirsin’ dedi ve bana bir kağıt verdi. O kağıt hala bendedir.

Geliş sürecinde Türkiye’de size destek sağlayan bir Sivil Toplum Kuruluşu (STK) veya kamu kurumu oldu mu?

Hayır. Daha önce gelen kişiler vardı, onlar bize yol gösterdi. Biz de onların tarif ettikleri yoldan geldik. Geldikten sonra da yardım sağlayan herhangi bir kurum olmadı.

“Uluslararası Koruma statüsünde bulunuyoruz. Ancak bu statü, Türk hükümetine değil, Birleşmiş Milletler’e bağlı”

Şu anda hangi statüde bulunuyorsunuz?

Uluslararası Koruma statüsünde bulunuyoruz. Ancak bu statü, Türk hükümetine değil, Birleşmiş Milletler’e bağlı. Türkmenlere uluslararası koruma veriliyor, ancak vatandaşlık ya da daha kalıcı haklar sağlanmıyor.

Türkiye’ye geldiğinizde ilk karşılaştığınız zorluklar nelerdi?

2015’te Türkiye’ye girdikten üç yıl sonra, 2018’de Uluslararası Koruma Başvuru Sahibi kimliğini aldım. O üç yıl boyunca kimliksizdim, sağlık hizmetlerinden yararlanamıyorduk.

Nerelerde, nasıl kaldınız?

Aradaki üç yıl boyunca ilk önce Gaziantep’teki kampta kaldım. Kampta iyiydik, orada her şeyimiz karşılanıyordu. Sonra kampı kapattılar, yaklaşık 9 ay orada kaldıktan sonra Ankara’ya geldim.

Ankara’ya geldikten sonra ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Kimliğimiz olmadığından dolayı çok zorlandık. Buraya geldiğimizde ilk küçük çocuğum hastaydı, onu hastaneye götüremiyorduk. Tedavisini özel hastanelerde kendi cebimizden yaptırdık. Çocuklarım okula gidemedi, ben de müdüre gidip yalvardım en azından çocuklarım okusun diye. Sonrasında inisiyatif kullanıp misafir öğrenci olarak aldı, resmi alamadı. Ben de nasıl okursa okusun yeter ki çocuklarım okusun dedim.

Türkiye’de çalışma izni ve ikamet gibi konularda neler yaşadınız peki?

Çalışma izni alamadım. Kaçak olarak çalışmak zorunda kaldım. Türkmenlere çalışma izni almak oldukça zor; genellikle bu hak tanınmıyor bize. O zamandan bu zamana hep kaçak çalıştım.

İkametimizi de 6 aylık bir uğraş sonunda alabildim. Sonrasında çocuklarım resmi olarak okula gidebildiler.

Vatandaşlık başvurusu yaptınız mı?

Vatandaşlık başvurusu yapmak istedim, ancak birçok bürokratik engelle karşılaştım. İl Göç İdaresi’nde Uluslararası Koruma bölümünde çalışan bir Suriyeli bana ‘Iraklısın, burada ne işin var’ dedi. Türkiye’de anavatanımda bana bir Suriyelinin böyle davranması çok zoruma gitti. Kimlik ve vatandaşlık süreçlerinde çok zorluk yaşadım.

“Önce TEM sorguladı. Sonra Geri Gönderme Merkezi’nde altı ay kaldım. Orada herkesi IŞİD’den yargılıyorlar”

Geri Gönderme Merkezi’ne alındınız mı?

Evet, 6 ay kaldım.

Orada neler yaşadınız, sizi neden aldılar?

Beni TEM şube aldı ilk önce. Bana ‘Irak’tan neden geldin?’ diye sordular. ‘Türkiye Müslüman devlettir, o yüzden geldim’ dedim. Bana oradaki görevli ‘sizin burada yaşama hakkınız yok, hepiniz teröristsiniz, IŞİD’siniz’ dedi. Ben de ‘madem teröristim, madem IŞİD’im, bir ispat göster’ dedim ama ispatları yoktu. Bana iftira atıyorlardı. Sonra bana dediler ki ‘bizim aslında sizinle işimiz yok, Irak Devleti böyle olmasını istedi’ dedi. Ben de ‘Irak ilk önce kendini düzeltsin, sonra diğer ülkelerin işine karışsın’ dedim. Emniyet içeri aldığı tüm Türkmenlere böyle söylemiş, herkes aynı şeyi söylüyor.

Sizin terör örgütleri ile bağlantınız olup olmadığını mı sorguladılar?

Geri Gönderme Merkezi’ndeki Türkmenleri IŞİD’den yargılıyorlar. Zaten ellerinde ispat olsa, gerçekten terör bağlantısı varsa onları cezaevine atsınlar hüküm vererek. Kanıtladıkları kişiler zaten cezaevine atıldılar.

Sonrasında neler yaşadınız?

TEM’den sonra beni Geri Gönderme Merkezi’ne yolladılar. Orada 6 ay kaldım. Bu süreçte kurtulabilmem için avukat tutmam söylendi ama avukatlar hep yalan. 6 ay sonra kendileri bıraktılar beni.

Sizi Geri Gönderme Merkezi’nden bıraktıktan sonra neler oldu? Neler yaptınız?

Geri Gönderme Merkezi’nden çıktıktan sonra bana yol izni kâğıdı verdiler. Düzenli imza atmam gerekti o süreç boyunca, 3 ay sonra da kimliğimi bana geri verdiler. Biraz zaman geçtikten sonra beni İl Göç İdaresi’nden arayıp eşimle gelmemi söylediler, ben de gittim. Orada yine bir Suriyeli bana sorular sordu; Irak’tan neden geldin, kaç kardeşsin, ne iş yapıyorsun vs. gibi. Oradan çıkarken bana ‘15 gün bekle, Türkiye seni ya kabul edecek ya da etmeyecek’ dedi. ‘Ederse burada kalırsın etmezse Irak’a döneceksin’ dedi. Ben de Irak’ta can güvenliğimin olmadığını, dönemeyeceğimi söyledim. Sonrasında o kişi benim söylediklerimin aksine kendi istediklerini yazmış. Mülakatta benim Irak’a dönmek istediğimi yazmış. Eşime de kocan bunları söyledi, imza at diyerek onun da aynı ifadeye imza atmasını sağlamışlar. Eşim okuma yazma bilmez, o da tamam deyip imzalamış.

“Irak’a dönersem can güvenliğim yok, 15 yıldan idama kadar ceza verirler. Sadece ben değil 4 çocuğum da tehdit altında”

Sonra neler oldu?

Sonrasında bize haber geldi, siz Irak’a dönmeyi kabul etmişsiniz diye ve kimliklerimiz kapandı. Irak’a dönersem can güvenliğim yok, 15 yıldan idama kadar karar verirler, orada ölüme giderim. Sadece ben değil 4 çocuğum da tehdit altında.

Avukatla giderek bu duruma itiraz ettik, böyle demedik biz diyerek. Ayrıca hiçbir şeye de imza attıramazsınız dedim. Bana orada ‘ister imza at ister atma Türkiye sizi kabul etmiyor, Türkiye Türkmenleri istemiyor’ dediler.

Diğer Türkmenlerde de durum bu mu? Bir bilginiz var mı?

Telafer’den gelen tüm Türkmenlere bunu yapıyorlar. 7800 Türkmen’e yapılmış bu.

Peki bu sorun sadece Sünnilerde mi var? Şii Türkmenlere de böyle bir tutum var mı?

Sadece Sünnilere yapıyorlar, hiçbir Şia yok bu durumla karşılaşan. Buradan gönderilen Sünni Türkmenlerin hepsinin Irak’ta can tehlikesi vardır. Geçen buradaki diğer aileler ile bir araya gelip konuştuk. Eğer Türkiye bizi zorla gönderirse Irak’a dönmeyelim Suriye’ye ya da başka bir yere gidelim diye. Namusumuzu koruyamamak ölümden iyidir dedik.

Sizce Türkiye neden böyle bir tutum izliyor?

Bu bir geri gönderme projesi. İnsanları zorla terör damgası vurarak yollamak istiyorlar. Irak Hükümeti bizim oraya dönmemizle birlikte bizi öldürmek istiyor Türkmen olduğumuz için. Türkiye şunu düşünmüyor: Eğer biz terör damgasıyla bu Türkmenleri geri gönderirsek orada neyle karşılaşacaklar? Irak’ta sadece bana değil, aileme de zarar verecekler. Kız çocuklarım var, onları zorla küçük yaşta evlendirecekler.  Bu Irak’ta olan bir durum.

Terör damgasıyla Irak’a gönderilirseniz ne ile karşılaşırsınız?

Daha önce söylediğim gibi 15 yıldan başlar idama kadar gider cezam. Hatta burada bir çocuk vardı, 10 yaşında Türkiye’ye geldi. 18 yaşını bile doldurmamışken çocuğu terörle bağlantılı diyerek Geri Gönderme Merkezi’ne götürdüler, sonra da deport (sınır dışı) ettiler. Irak’ta hakkında idam cezası verilmiş.

“Türkiye’de önce herkes çok iyi davranıyordu. Ancak artan yabancı karşıtlığı ile son 2-3 yıldır ırkçılık, ayrımcılık yaşıyoruz”

Türkiye’de kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Vatandan öte kendimi evimde gibi hissettim ilk geldiğimde. Herkes çok iyi davranıyordu ancak son yıllarda artan yabancı karşıtlığı sebebiyle ayrımcılık yaşamaya başladık. Artık Türkiye’de bile yabancı gibi hissettiriliyoruz, bu durum bizi çok üzüyor. Bizi Suriyeli olarak görüyorlar ve ülkenize dönün diyorlar. Son belki 2-3 yıldır ırkçılık, ayrımcılık yaşıyoruz. Irak’ta da yabancıydık, bize kötü davranıyorlardı. Türkiye’de de aynısını yaşamak bizi çok üzüyor. Bizim arkamızda Türkiye bile durmadı, sahipsiz kaldık.

Çok özel değilse size ya da ailenizden birisine doğrudan yapılan somut bir ırkçılık ya da ayrımcılık olayı olduysa anlatır mısınız?

Tabi. Benim kızım okulda geçtiğimiz yıl sen yabancısın diyerek başka bir erkek öğrenci tarafından şiddete maruz kaldı, burnu kırıldı. O günden beri kimliğimiz olmadığı için tedavi ettiremedik. Çocuğumun iki yıldır sürekli burnu kanıyor, dışarı çıkamıyor. Özel hastaneye gittiğimde 170 bin TL masraf çıkarıyor, benim bu parayı ödeyecek gücüm yok. Bu çocuğuma kimse sahip çıkmadı. Türkmen olduğumuz için mi hor görülüyoruz, bize sahip çıkılmıyor? Yazık değil mi benim kızıma? Mahkeme kararı vardı bu çocuğun tedavi olması lazım diye. Yıldırım Beyazıt Hastanesi’ne götürdüm. Orada karar olmasına rağmen bana ‘siz Iraklısınız size tedavi yok’ diyerek kovdular bizi, çocuğum tedavi olamadı.

Diğer kız çocuğumu okulda kantinci taciz etti, okulun içinde. En güvenilir yerde. İlk önce bu konuyu kapatmaya çalıştılar. Polis bana ‘yalan söylemeyin’ dedi. Taciz eden adamın görüntüsü kameralarla tespit edildi. Ben de mahkemeye verdim. Kamera görüntüleri olduğundan her şey görülüyor zaten. Mahkeme hala devam ediyor, orada da yalnız kaldık. Suçlular dışarıda gezebiliyor, benim kız çocuğumun psikolojisi bozuk. Dışarı dahi çıkamıyor artık korkusundan. O kızımın da psikolojik destek alması lazım ama o da alamıyor.

“Biz Türkiye’yi vatan olarak görüyoruz; kimliklerimizin açılmasını ve haklarımızın korunmasını talep ediyoruz”

Dil konusunda bir zorluk yaşadınız mı?

Tabi yaşadık ama çok değil. Biz Türkmeniz zaten, hızlıca çözdük. Hatta çocuklarım burada büyüdüğünden Türkçeleri ana dilleri gibi, Irak Türkmeni olduğunu anlayamazsınız bile.

Buraya geldiğinizden bu yana size yardım eden bir dernek, vakıf, STK oldu mu?

Sadece Türkmenevi diye bir yer vardı, bize erzak ve kıyafet veriyorlardı. Hukuki veya diğer konularda yardım alamadık kimseden. Türkmenevi de 3-4 yıldır bıraktılar, kapandı orası. Onlardan başka da yardım eden herhangi bir yer olmadı. 

Şu an Türkiye’de başka yaşadığınız sıkıntılar nelerdir?

Geri Gönderme Merkezi’ne götürüldüğüm günden beri çok sıkıntılarım var. Kimliğimiz kapandığından bu yana çocuklarım hasta olduğunda hastaneye götüremiyorum, ben kaçak durumdayım bir yere ayrılamıyorum, çalışamıyorum. Eşim mecburen çalışıyor, evi o geçindirmeye çalışıyor. Eşime yazık, onun kazandığı ile 4 çocuklu bir aileyi geçindirmeye çalışıyoruz. Ben çalışmak için dışarı çıksam ve beni Geri Gönderme Merkezi’ne tekrar alsalar çocuklarım ne yaparlar?

Irak’ta ne değişirse Irak’a geri dönmek, orada yaşamak istersiniz?

Orada Türk askeri olursa ancak Türkmenlerin can güvenliği olur. Onun dışında biz oraya gittiğimiz anda hem beni hem de ailemi ya öldürürler ya da zarar verirler. Orada Irak Devleti, Haşdi Şabi, Hizbullah gibi örgütler bizim için tehlike oluşturuyor. Irak’ta adalet de yok, güvenliğimiz de yok.

Türkiye’de devlet yetkililerine buradan ne söylemek istersiniz?

Irak Türkmenleri olarak burada yaşam mücadelesi veriyoruz. Devlet yetkililerinin bizim sesimizi duymasını, yaşadığımız zorluklara çözüm bulmalarını istiyoruz. Maddi hiçbir şey talep etmiyoruz, çalışıp kendimiz ailemize bakarız. 2020’den bu yana kimliğim kapalı, kimliğimiz olduğu zamanlara dönmek istiyorum. Biz Türkiye’yi vatan olarak görüyoruz; çocuklarımızın geleceği için, kimliklerimizin açılmasını ve haklarımızın korunmasını talep ediyoruz.

Samimi cevaplarınız için çok teşekkür ederiz. KAPDEM olarak sesinizi duyurmaya ve söylediklerinizi kamuoyunun dikkatine sunmaya çalışacağız. Umarız ailenizle huzurlu günler yaşayabileceğiniz bir hayata kavuşabilirsiniz.

Çok teşekkürler, Allah sizden razı olsun. İnşallah buradan sesimizi duyurabiliriz.

Röportajda yer alan görüşler yalnızca röportaj yapılan kişiye aittir ve KAPDEM’in kurumsal duruşunu, editoryal yaklaşımını veya politik tutumunu yansıtmayabilir.

The views expressed in this interview are solely those of the interviewee and may not reflect the institutional stance, editorial approach, or policy orientation of KAPDEM.

İlgili İçerikler

KAPDEM Dijital

Kamu Politikası, Devlet Yönetimi ve Toplumsal Gelişim Merkezi (KAPDEM), Türkiye’de siyaset bilimi ve kamu yönetimi, kamu politikaları ile ekonomik, sosyal, kültürel ve toplumsal konulardaki temel kamusal, yönetimsel/idari/siyasi kararlara odaklı çalışmalar yapmak, projeler geliştirmek ve yenilikçi ve çözüm odaklı yaklaşımlara katkıda bulunmak üzere kurulmuştur. KAPDEM; tamamen bağımsız, tarafsız ve gönüllülük esasına dayalı olarak kurulmuş bir düşünce kuruluşudur. Herhangi bir siyasi parti, çıkar grubu, baskı grubu veya ulusal/uluslararası/ulus ötesi yapı ile organik bir bağı ya da ilişkisi yoktur. Bağımsız ve tarafsız kalmayı temel kuruluş ilkesi olarak benimsenmiştir.

Aboneliğiniz kaydedilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
Aboneliğiniz başarıyla gerçekleşti.

BÜLTENİMİZE ABONE OLUN

Yayınlarımız, etkinliklerimiz ve 

duyurularımızdan haberdar olmak için 

abone olun

© KAPDEM 2025 | Tüm hakları saklıdır. İçerikler izinsiz olarak ve kaynak gösterilmeden kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve başka mecralarda kullanılamaz.