Güney Kafkasya’da Jeopolitik Yeniden Yapılanma: Karabağ Savaşı Sonrası Tırmanan Rusya-Azerbaycan Gerginliği

Yazar: Aslan Istepanov

ÖZET

Bu makale, İkinci Karabağ Savaşı (2020) sonrası Güney Kafkasya’da Rusya Federasyonu ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasında oldukça karmaşık ve zorlu bir aşamaya geçen ilişkilerin arkasındaki temel nedenleri incelemektedir. Savaşın ardından Rusya’nın barış gücü misyonuna rağmen, Karabağ’ın özerk statüsünün iptali ve Bakü’nün Batı ile İsrail’e yakınlaşması karşılıklı güvensizliği tırmandırmıştır. Azerbaycan’ın stratejik lojistik ve enerji projelerindeki ilerlemesi, ayrıca Türkiye ve İsrail ile genişleyen askeri işbirliği, Moskova tarafından Kafkasya’daki tarihi nüfuzuna tehdit olarak algılanmaktadır. Son beş yılda Azerbaycan, topraklarını yeniden birleştirerek ve Rus askerlerini Karabağ’dan çekmeye zorlayarak konumunu kademeli olarak güçlendirmiştir. Bu süreçte Avrupa Birliği’ne Rus gazına alternatif sunan Azerbaycan, 2025 yılı itibarıyla Avrupa ve Kafkasya’nın en önemli enerji tedarikçilerinden birisi haline gelmiştir. Makale, Azerbaycan’ın ana karasını Nahçıvan’a bağlamayı amaçlayan ancak Ermenistan ve İran’ın karşı çıktığı Zengezur Koridoru projesini detaylandırmaktadır. Rusya’nın bu konudaki tutumu, ekonomik faydaları desteklerken Türkiye’nin artan etkisinden ve Avrasya Ekonomik Birliği’ndeki transit kontrolünü kaybetme potansiyelinden duyduğu stratejik riskler nedeniyle temkinlidir. Son olarak, 2024 Aralık “Uçak Krizi” ve 2025 Haziran “Gözaltı Krizi” gibi olaylar, ikili ilişkilerdeki gerilimi ve karşılıklı güvenin azalmasını açıkça ortaya koymaktadır. Azerbaycan’ın misilleme adımları, Rus vatandaşlarının ve yumuşak güç aktörlerinin artık dokunulmaz statüye sahip olamayacağı siyasi mesajını vermektedir.

Güney Kafkasya’da Jeopolitik Yeniden Yapılanma: Karabağ Savaşı Sonrası Tırmanan Rusya-Azerbaycan Gerginliği

1. Giriş

Güney Kafkasya bölgesi, Avrasya’nın jeopolitik dinamiklerinde hem tarihsel hem de güncel odak noktalarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda Rusya Federasyonu ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler, geçmişteki işbirliğine rağmen, son yıllarda özellikle İkinci Karabağ Savaşı’ndan (2020) sonra karmaşık ve zorlu bir aşamaya geçmiştir. Bu gelişmeler, uluslararası düzende yaşanan yapısal değişiklikler nedeniyle yeni boyutlar kazanmıştır. İkinci Karabağ Savaşı’nın sona ermesinden sonra Rusya, barış gücü birlikleri göndererek savaş sonrası yönetimde etkin bir rol oynamayı amaçlamışsa da, Karabağ’ın özerk statüsünün iptali ve buna müteakip olarak Bakü’nün Batı bloğu ve İsrail ile giderek yakınlaşması, iki ülke arasında siyasi ayrılıkların ve karşılıklı güvensizliğin tırmanmasına neden olmuştur.

Azerbaycan’ın stratejik lojistik ve enerji projelerinde uyguladığı vites yükseltme politikalarına ek olarak Türkiye ve İsrail ile genişleyen askeri işbirliği, Moskova tarafından Kafkasya’daki tarihi nüfuzuna bir tehdit olarak algılanmaktadır. Buna karşılık Rusya, Ermenistan ve İran gibi bölgesel aktörlerle ilişkileri de dahil olmak üzere jeopolitik araçları kullanarak Güney Kafkasya’daki konumunu yeniden tesis etmeye çalışmaktadır. Bölgedeki jeopolitik rekabetin yoğunlaşmasıyla gelişen mevcut gerilimler—özellikle de Çin ve Avrupa Birliği’nin yeni transit koridorlarındaki artan rolleri göz önüne alındığında—bölgesel denge ve Avrasya’nın jeopolitik istikrarı kapsamında yeni sonuçlar doğurabilir.

2. Krize Giden Yolun Jeopolitiği

Son beş yılda Azerbaycan, Güney Kafkasya’da Rusya ile giriştiği güç rekabetinde kademeli olarak konumunu güçlendirdi. 2020 yılındaki İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından Bakü’nün geçmişte kontrolünü kaybettiği topraklarını yeniden birleştirme hedefi gerçekleşti. Bu süreçte Rusya, barış gücü misyonu kapsamında askerlerini Karabağ’da konuşlandırarak bölgedeki “sorun çözücü” işlevini konsolide etme girişiminde bulunduysa da, 2024 yılının ilk yarısında Azerbaycan tarafının baskısı üzerine askerlerini Karabağ’dan çekti. Bu sayede Azerbaycan bölge üzerindeki askeri gücünü sağlamlaştırırken Ermenistan ve Rusya arasındaki ilişkileri de hasara uğratarak hem askeri hem de diplomatik bir kazanım elde etmiş oldu. Güney Kafkasya’daki gelişmelere paralel olarak, Rusya ve Batı arasındaki kriz Azerbaycan tarafı için bir fırsat doğurdu: Avrupa Birliği’ne Rus gazının yerine geçecek uygun bir alternatif sunan Azerbaycan, 2025 yılı itibariyle İtalya’nın en büyük gaz tedarikçilerinden biri oldu.[1] Bu ekonomik işbirliğinin bir sonucu olarak, geçmişte AB üyelerinin liberal-demokrat değerler üzerinden Aliyev hükümetine yönelik yaptığı siyasi eleştiriler de sönmeye başladı. Bu sayede İlham Aliyev ülke içerisindeki otoritesini konsolide ederken bir yandan da ülkede önemli bir ekonomik kalkınma yarattı. Bu süreçte Azerbaycan’ın Rusya ve Batı jeopolitiği bağlamında yarattığı ekonomik ve lojistik gaz hattının en önemli müşterilerinden biri de Güney Kafkasyalı komşusu Gürcistan oldu: Azerbaycan gazı, Tiflis’in gaz ithalatının yaklaşık %80’ini oluşturmaktadır. Buna ek olarak, Azerbaycan şirketlerinin Gürcistan’daki 3,6 milyar dolarlık doğrudan yatırımı da göz önünde bulundurulmalıdır.[2] Bu süreçte Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki sınır sorunları çözülürse, Rusya’nın Ermenistan’ın güvenlik garantörü statüsü de anlamını yitirecektir. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, Azerbaycan’ın elinde bulundurduğu jeopolitik, lojistik ve ekonomik avantajların Moskova’nın bölgedeki stratejik çıkarlarını ve etki gücünü tehdit ettiği görülmektedir.

3.Zengezur Koridoru

Zengezur Koridoru, Azerbaycan’ın ana karasını Ermenistan’ın Syunik eyaletini geçerek Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile bağlamak için tasarlanmış bir ulaşım güzergâhıdır. Azerbaycan ve Türkiye tarafından kararlılıkla desteklenen bu proje, bölgesel bağlantıyı iyileştirmeyi amaçlayan önemli bir altyapı girişimidir. Ancak, Ermenistan ve İran’ın kesin muhalefetiyle, bu proje hâlâ oldukça tartışmalı bir konudur.[3] Koridor, Rusya ve diğer küresel aktörlerin dahil olduğu daha geniş jeopolitik dinamiklerle de iç içe geçmiştir.

8 Ağustos 2025 tarihinde imzalanan anlaşmanın öncesindeki süreçte planlanan 43 kilometrelik koridor, Ermenistan’ın Syunik bölgesinden geçerek Azerbaycan’ın Horadiz ile Nahçıvan arasında hayati bir bağlantı görevi görecek. Bu plana göre koridor, Azerbaycan tarafında Horadiz-Agbend otoyolu ve demiryolu ağına entegre edilecek. Türkiye tarafında ise Nahçıvan-Iğdır-Kars demiryolu ve otoyoluna bağlanarak Anadolu’ya doğrudan kara yolu bağlantısı sağlamış olacak. Azerbaycan, altyapının kendi kısmını geliştirme konusunda önemli atılımlar yapmış ve Ermenistan sınırına kadar uzanan modern otoyollar ve demiryolu hatları inşa etmiştir. Zengezur Koridoru, Azerbaycan’ın bölgesel ticaret yollarını geliştirmek ve eksklavı Nahçivan’ı Azerbaycan ulusal ekonomisine entegre etmek için geliştirdiği geniş çaplı projelerinin en önemli stratejik hamlelerinden biri olarak kabul edilmektedir.[4]

Rusya’nın Zengezur Koridoru konusundaki tutumu, Güney Kafkasya’daki karmaşık jeopolitik çıkarlarını yansıtan daha nüanslı bir nitelik taşıyor. Moskova, genel olarak bölgesel bağlantıları ve ticareti güçlendiren girişimleri destekliyor olsa da, koridorun daha geniş kapsamlı etkilerini göz önünde bulundurarak daha temkinli davranmaktadır. Rusya, ulaşım bağlantılarının iyileştirilmesinin ekonomik işbirliğini destekleyebileceğini ve Avrasya ticaret ağlarında sahip olduğu etkisini güçlendirebileceğini kabul etse de, Zengezur Koridoru özellikle Türkiye’nin bölgedeki etkisinin artmasına bağlı olarak Rusya adına stratejik riskler de taşımaktadır.

Bu duruma paralel olarak, Rusya’nın İran ile ilişkisi de konumunu şekillendirmede önemli bir rol oynamaktadır. İran, Zengezur Koridoru’nu bölgesel konumuna bir tehdit olarak görmektedir[5] ve Moskova, koridorun potansiyel ekonomik faydalarını göz önünde bulundururken Tahran ile stratejik ortaklığını da dengelemek zorundadır. Rusya projeyi açıkça desteklemesi halinde, kendi topraklarını pas geçen herhangi bir lojistik ağa şiddetle karşı çıkan İran ile diplomatik ilişkilerini zedeleyebilir. Aynı zamanda Rusya, Avrasya Ekonomik Birliği kapsamında hâkim olduğu önemli transit güzergâhlar üzerindeki kontrolünü kaybetmekten çekinmektedir. Koridor, Rusya’nın bölgesel lojistikteki merkezi konumunu zayıflatırsa, post-Sovyet coğrafyasındaki geniş çaplı etkisine zarar verebilir. Zengezur Koridoru ve jeopolitik dinamikler bağlamında Rusya bir çeşit denge politikası yürütmeye çalışmaktadır. Moskova, işbirliğinin artışıyla ekonomik avantajlar elde etmek isterken, ne Türkiye’nin ne de Azerbaycan’ın orantısız bir stratejik üstünlük kazanmasını istemektedir.

4.Zengezur Koridoru’nda Trump Rotası

8 Ağustos 2025 tarihinde Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump’ın arabuluculuğuyla imzalanan deklarasyon ile birlikte Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri ve dolayısıyla Güney Kafkasya jeopolitiği yeni bir sürece girdi. Bu deklarasyona göre Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Zengezur Koridoru’nun işletme haklarını 2125 yılına—gerekli görülmesi halinde bu süre uzatılabilecek—ABD’ye devretti. Antlaşmanın içeriğine göre Zengezur Koridoru’nun yeni ismi de “Trump Rotası: Uluslararası Barış ve Refah İçin Bir Yol (Trump Route: A Road for International Peace and Prosperity)” oldu.

Söz konusu deklarasyon bağlamında önemli bir gelişme de AGİT Minsk Grubu’nun lağvedilmesi oldu. Son dönemlerde ABD’nin Güney Kafkasya’da NATO üzerinden yürüttüğü politikalar aynı zamanda Güney Kafkasya’da ABD ve AB arasında da bir fikir ayrılığı olduğunu gösteriyordu.

AGİT Minsk Grubu, Karabağ sorununu çözmek amacıyla, AGİT Üye Devletler Konferansı kararıyla kurulmuştur. Washington’daki üçlü zirvede imzalanan mutabakatla Ermenistan ve Azerbaycan AGİT Minsk Grubu’ndan çekilme kararı aldı. Kısa süre içerisinde AGİT Genel Sekreteri Feridun Sinirlioğlu, 8 Ağustos’ta imzalanan mutabakat bildirisinin hükümlerini uygulamaya hazır olduğunu belirtti.[6] Azerbaycan uzun zamandır AGİT Minsk grubunun lağvedilmesi gerektiğini dile getiriyordu. Bu adım, aynı zamanda AB’nin bölgede devre dışı kaldığının da göstergesi. Görüşmede öne çıkan üçüncü husus ise Azerbaycan-Ermenistan arasında barışın sağlanması oldu. Washington’da iki ülke Dışişleri Bakanları, iki devlet arasında kalıcı barışın sağlanması yönünde çalışmalarını sürdüreceklerine dair bir iyi niyet çerçeve anlaşması da imzaladılar.[7]

Son gelişmeler ışığında, Zengezur Koridoru’nun ABD kontrolüne girmesi Rusya’nın sadece Güney Kafkasya’daki değil, aynı zamanda Orta Asya’daki etki alanına da tehdit oluşturmaktadır. Trump Rotası sayesinde Kırgızistan’dan bağlayıp Hazar Denizi üzerinden Azerbaycan’a ve Zengezur üzerinden Türkiye ve Batı’ya kadar uzanan bir lojistik hattın oluşması artık imkanlar dahilindedir. Söz konusu lojistik hat Orta Asya ülkelerinin ticari rotaları özelinde Rusya’ya olan bağımlılıklarını ciddi oranda düşürebilir. Ukrayna’daki şartlarını ABD’yle diyalog kurarak iyileştirmeye çalışan Rusya’nın, ekonomik yaptırımlardan sonraki en önemli dış politika gündemi Zengezur Koridoru haline gelmiştir.

5. Uçak Krizi

İki ülke arasındaki güncel gerginliklerin ilk kıvılcımı 25 Aralık 2024 tarihinde Azerbaycan Havayolları’na ait 8243 uçuş numaralı bir yolcu uçağının Kuzey Kafkasya’daki Çeçenya Cumhuriyeti’nin başkenti Grozni’ye iniş yapmaya çalışırken düşmesiyle oluştu. Bakü’den kalkan uçağın Kazakistan’ın batısına düşmesiyle 38 kişi hayatını kaybetti, 29 kişi de yaralandı. Kazak yetkililerin hazırladığı ön rapor, uçağın o sırada Ukrayna’nın insansız hava araçlarının saldırısı altındaki Grozni’deki Rus hava savunma sistemleri tarafından ateş altına alındığı iddialarını destekledi.[8] Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ile yaptığı telefon görüşmesinde özür dilese de Azerbaycan tarafı Rusya’yı gerekli sorumluluğu üstlenmemekle suçladı. Bu olayın, İlham Aliyev’in Moskova’da düzenlenen 9 Mayıs Zafer Bayramı kutlamalarına katılmama kararını etkilediği iddia edildi.[9] Kazadan sonraki haftalarda Bakü, Moskova tarafından finanse edilen bir kültür merkezini kapatmak, “saldırgan” açıklamalar nedeniyle Rus yetkililerin ülkeye girişini yasaklamak ve Kremlin tarafından finanse edilen medya kuruluşlarını ofislerini kapatmaya zorlamak gibi bir dizi misilleme adımları attı.

Çeşitli kanallar aracılığıyla defalarca talep edilmesine rağmen, Rusya Azerbaycan’ın tazminat, kapsamlı soruşturma ve resmi özür taleplerini henüz karşılamamıştır.[10] Bu durum, ikili ilişkiler için son derece olumsuz bir ortam yaratmış ve Bakü’de Rusya’nın Azerbaycan ile eşit şartlarda ilişki kurmak istemediği şeklinde algılanmıştır. Uçak krizi, takip eden olaylarla birleşince karşılıklı güvenin giderek azalmasına yol açmış ve buna bağlı olarak Azerbaycan, Moskova’nın bölgesel hakimiyetine karşı giderek daha fazla direnç göstermeye başlamıştır.

6. Karşılıklı Gözaltı Krizi

27 Haziran 2025’te, Rus kolluk kuvvetleri, 2012 yılına dayanan çözülmemiş bir cinayet davasının soruşturması kapsamında Yekaterinburg’da birçok etnik Azerbaycanlıyı gözaltına aldı. Medyada, operasyonun hedefinin Azerbaycan asıllı—hem Azerbaycan hem Rusya vatandaşları olan—Seferov ailesi olduğu söylendi. Eş zamanlı olarak 10’dan fazla adrese yapılan baskınlarda, Ziyeddin ve Hüseyin Seferov kardeşler hayatını kaybetmiş, 3 kişi ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmış, 9 kişi de gözaltına alınmıştır.[11] Rus makamları kardeşlerden birinin kalp krizinden öldüğünü söylerken, diğerinin nasıl hayatını kaybettiğini açıklamadı. Azerbaycan tarafı ise kardeşlerin işkence gördüğünü ve dövülerek öldürüldüklerini ileri sürmüştür.

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Rus büyükelçisini çağırarak Rus yetkililerin eylemlerini kamuoyuna açık bir şekilde kınadı ve tarafsız bir soruşturma talep etti. Sonraki hafta Azerbaycan Rusya’ya karşılık olarak Rus devlet medyası Sputnik adına çalışan ve Rus istihbaratı FSB’den oldukları öne sürülen İgor Kartavıh ve Yevgeni Belousov adlı Rus gazetecileri sahtecilik, ayrıca 15 Rus vatandaşını da uyuşturucu kaçakçılığı ve siber suçlar şüphesiyle tutukladı. Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova ise “Moskova’nın yıllardır Azerbaycan’la karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki geliştirdiğini, fakat bilinmeyen aktörlerin durumu kendi çıkarları için kullandığını” savundu. Azerbaycan’ın misilleme hareketlerine karşılık Rusya da operasyonlarına devam ederek Azerbaycan diasporasının lideri Şahin Şılinski ve Rusya’daki Azerbaycan mafyasının önde gelen isimlerinden biri olarak kabul edilen Vagıf Süleymanov gibi önemli isimleri gözaltına almaya devam etti. İki tarafta da yoğunlaşan gözaltılarla devam eden süreç, karşılıklı olarak verilen sözlü notalarla diplomatik alanda da devam etmektedir.[12]

Bakü, kendi kolluk güçlerinin uygulamalarını vize ihlallerinden ulusal güvenlik tehditlerine kadar çeşitli suçlamalarla gerekçelendirse de asıl nedenin siyasi bir mesaj vermek olduğu açıktır. Azerbaycan, Rus vatandaşlarını gözaltına alarak ve Kremlin ile bağlantılı medya kuruluşlarını kapatarak bir mesaj vermektedir: Rus vatandaşları ve yumuşak güç aktörleri eskisi gibi dokunulmazlık veya ayrıcalıklı statü sahibi olamayacak. Bu gelişmeler, Rusya’nın gayri resmi etki yapısının bir parçası olarak, post-Sovyet coğrafyasında asgari düzeyde denetim altında faaliyet gösterdiği normdan keskin bir sapmadır.

Tutuklama ve gözaltının silah olarak kullanılması, bölgesel istikrar ve uluslararası hukuk için daha geniş kapsamlı sonuçlar doğurmaktadır. İlk olarak bu durum, kurumsal güvenilirliği zedelemekte ve içişleri bağlamında kolluk kuvvetlerini jeopolitik misillemenin bir aracı haline getirmektedir. İkinci olarak, daha büyük siyasi çatışmalarda piyon haline gelen diaspora topluluklarının, gazetecilerin ve yabancı işçilerin güvenliğini tehdit etmektedir. Üçüncü olarak, diplomatik normları ve yasal güvenceleri atlayan, tabiri caizse “kısasa kısas” formunda yürütülen ve yapıcı değil yıkıcı olan bir adalet algısı şekillendirmektedir.

7.Sonuç

Güney Kafkasya, İkinci Karabağ Savaşı sonrası Rusya-Azerbaycan ilişkilerinde belirgin bir jeopolitik dönüşüme tanıklık etmektedir. Makalenin detaylandırdığı üzere, geçmişteki işbirliği yerini derinleşen bir güvensizlik ve rekabete bırakmıştır. Azerbaycan, Karabağ’ı yeniden birleştirerek ve Rus barış gücünü çekilmeye zorlayarak bölgedeki askeri ve diplomatik konumunu önemli ölçüde pekiştirmiştir. Dahası, Avrupa’nın enerji çeşitlendirme arayışıyla birlikte Azerbaycan, Rus gazına alternatif sunan önemli bir enerji tedarikçisi olarak stratejik değerini artırmıştır. Zengezur Koridoru, bu jeopolitik mücadelenin merkezinde yer almaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nin arabuluculuğuyla Zengezur Koridoru’nun “Trump Rotası” olarak ABD kontrolüne geçmesi, Rusya’nın sadece Güney Kafkasya’daki değil, Orta Asya’daki etki alanını da tehdit eden ciddi bir gelişmedir. Bu yeni lojistik hat, bölge ülkelerinin Rusya’ya olan ticari bağımlılıklarını azaltma potansiyeli taşımaktadır.

Aralık 2024 “Uçak Krizi” ve Haziran 2025 “Gözaltı Krizi” gibi olaylar, ikili ilişkilerdeki gerilimin somut göstergeleridir. Bakü’nün Rusya’ya yönelik misilleme adımları, Rus vatandaşlarının ve yumuşak güç aktörlerinin artık dokunulmaz statüye sahip olamayacağı net bir siyasi mesaj vermektedir. Bu, post-Sovyet coğrafyasında Rusya’nın geleneksel etki normlarından keskin bir sapmadır. Sonuç olarak, Azerbaycan, Moskova’nın bölgesel hakimiyetine karşı giderek artan bir direnç sergileyerek, Güney Kafkasya’da yeni bir güç dengesinin doğduğunu ilan etmektedir. Bu durum, bölgesel istikrar ve uluslararası hukuk açısından daha geniş kapsamlı sonuçlar doğurma potansiyeli taşımaktadır.

Bültenimize Abone Olun


KAYNAKÇA

[1] “Azerbaijan’s gas card in Europe”, Geghard Scientific Analytical Foundation, 29 Ocak 2025, https://geghard-saf.am/en/530/azerbaijan-gas-europe/

[2] “The Azerbaijan–Georgia Cooperation Securing Europe’s Energy Future”, Caspian-Alpine Society, 17 Nisan 2025,  https://caspian-alpine.org/the-azerbaijan-georgia-cooperation-securing-europes-energy-future/

[3] Aguiar, P. “The Zangezur Corridor: A Key Trade Link in the South Caucasus”, Geopolitical Monitor, 22 Şubat 2025, https://www.geopoliticalmonitor.com/the-zangezur-corridor-a-key-trade-link-in-the-south-caucasus/

[4] Aguiar, P. “The Zangezur Corridor: A Key Trade Link in the South Caucasus”, Geopolitical Monitor, 22 Şubat 2025, https://www.geopoliticalmonitor.com/the-zangezur-corridor-a-key-trade-link-in-the-south-caucasus/

[5] Aguiar, P. “The Zangezur Corridor: A Key Trade Link in the South Caucasus”, Geopolitical Monitor, 22 Şubat 2025, https://www.geopoliticalmonitor.com/the-zangezur-corridor-a-key-trade-link-in-the-south-caucasus/

[6] Deveci Bozkuş, Y. “Zengezur Koridoru’ndan Trump Rotası’na Güney Kafkasya’da yeni bir dönem başlıyor”, Fikir Turu, https://fikirturu.com/jeo-politika/zengezur-koridorundan-trump-rotasina/

[7] Deveci Bozkuş, Y. “Zengezur Koridoru’ndan Trump Rotası’na Güney Kafkasya’da yeni bir dönem başlıyor”, Fikir Turu, https://fikirturu.com/jeo-politika/zengezur-koridorundan-trump-rotasina/

[8] “From Plane Crash to Deadly Arrests: What’s Behind the Russia-Azerbaijan Standoff”, The Moscow Times, 2 Temmuz 2025, https://www.themoscowtimes.com/2025/07/02/from-plane-crash-to-deadly-arrests-whats-behind-the-russia-azerbaijan-standoff-a89644

[9] “From Plane Crash to Deadly Arrests: What’s Behind the Russia-Azerbaijan Standoff”, The Moscow Times, 2 Temmuz 2025, https://www.themoscowtimes.com/2025/07/02/from-plane-crash-to-deadly-arrests-whats-behind-the-russia-azerbaijan-standoff-a89644

[10] Huseynov, V. “Russia-Azerbaijan Tensions Escalate to Unprecedented Level”, The Jamestown Foundation, 7 Temmuz 2025, https://jamestown.org/program/russia-azerbaijan-tensions-escalate-to-unprecedented-level/

[11] Öncan, E. “Rusya-Azerbaycan gerilimi: Seferov ailesi kim, neyle suçlanıyorlar, bütün bunlar neden yaşandı?”, Independent, 6 Temmuz 2025,

https://www.indyturk.com/node/761387/haber/rusya-azerbaycan-gerilimi-seferov-ailesi-kim-neyle-su%C3%A7lan%C4%B1yorlar-b%C3%BCt%C3%BCn-bunlar

[12]  “Rusya-Azerbaycan arasında gerilim tırmanıyor: ‘Dikkatli olsunlar da elleri yanmasın’”, BBC, 4 Temmuz 2025,  https://www.bbc.com/turkce/articles/c056e3vzzmyo

İlgili İçerikler

KAPDEM Dijital

Kamu Politikası, Devlet Yönetimi ve Toplumsal Gelişim Merkezi (KAPDEM), Türkiye’de siyaset bilimi ve kamu yönetimi, kamu politikaları ile ekonomik, sosyal, kültürel ve toplumsal konulardaki temel kamusal, yönetimsel/idari/siyasi kararlara odaklı çalışmalar yapmak, projeler geliştirmek ve yenilikçi ve çözüm odaklı yaklaşımlara katkıda bulunmak üzere kurulmuştur. KAPDEM; tamamen bağımsız, tarafsız ve gönüllülük esasına dayalı olarak kurulmuş bir düşünce kuruluşudur. Herhangi bir siyasi parti, çıkar grubu, baskı grubu veya ulusal/uluslararası/ulus ötesi yapı ile organik bir bağı ya da ilişkisi yoktur. Bağımsız ve tarafsız kalmayı temel kuruluş ilkesi olarak benimsenmiştir.

Aboneliğiniz kaydedilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
Aboneliğiniz başarıyla gerçekleşti.

BÜLTENİMİZE ABONE OLUN

Yayınlarımız, etkinliklerimiz ve 

duyurularımızdan haberdar olmak için 

abone olun

© KAPDEM 2025 | Tüm hakları saklıdır. İçerikler izinsiz olarak ve kaynak gösterilmeden kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve başka mecralarda kullanılamaz.